• Çar. Oca 22nd, 2025

Psikolog Nevzat Uçtum Muhtar yazdı: KORONAVİRÜS DÜNYANIN SONU DEĞİL! KAYIPLARDAN KAZANIMLAR ÇIKARIN

Her Pazar sizlerin ilgisini çeken yazılar yayınlıyor, merak ettiğiniz konuları uzmanlarına soruyoruz.

Psikolog Nevzat Uçtum Muhtar evde kalmak zorunda olduğumuz Koronavirüs günlerinde, kayıplarımızla birlikte aslında neler kazandığımızı da yazdı.

COVİD-19 GÜNLERİNİN GETİRDİKLERİ

Şu anda oldukça gerçeküstü günlerden geçiyoruz. Sokağa baktığımız zaman adeta bir felaket sonrası filminin sahneleriyle karşılaşıyoruz, bomboş sokaklar, indirilmiş kepenkler, durmuş bir hayat. Bu sahne bizim alışık olduğumuz bir sahne, bildiğimiz bir dünya değil.

Bu çok önceleri, bilmediğimiz bir dünyada çaresiz bir çocuk, hatta bir bebek olarak yaşamış olduğumuz bir durum aslında.

Dolayısıyla da, bu dünyanın yarattığı kaygı ile başa çıkmak için o dönemde öğrenmiş olduğumuz savunmalara dönüyoruz genellikle; gücümüzü abartarak tehlikeyi ve zayıflığımızı inkar etmek – bize bir şey olmaz –, veya aksine tehlikeyi abartarak paniklemek ve sürekli olarak bununla meşgul olmak -yeterince çok ağlarsam biri gelir ve beni kurtarır-. Hepimiz bu iki uç arasında küçük salınımlarla gidip geliyoruz.

Bu salınımlar küçük olduğu sürece kaçınılmaz ama bir uca doğru aşırı kayıldığında ruh, hatta beden sağlığımız açısından sorunlar başlayabilir.

Tümgüçlü inkar bizi tehlikeyle karşı karşıya bırakırken, çaresizliğe sığınmak da kendimizi tümüyle depresyon ve kaygıya bırakmak sonucunu yaratacaktır.

Yapılması gereken şey; tehlikeyi yadsımadan kabullenmek ve tüm tedbirleri uygulayarak, elimizden gelenin en iyisini yapmış olmakla yetinmek, bir ölçüde de olsa kontrolümüzün olduğunu bilmektir.

Unutmayalım ki, sosyal izolasyonla bulaşma tehlikesini azaltabileceğimiz, su ve sabun gibi basit ve ucuz bir yöntemle giderebileceğimiz bir virüs bu.

Sürekli bilinmeyen bir tehlikeye maruz kalmanın kaygısı dışında bir de sokağa çıkamayarak yaşadığımız kayıplar sorunu var tabii. Ekonomik kayıplar da yoğun bir kaygı yaratabilir ancak tek kaybımız bunlar değil.

En önemli kayıplarımızın biri de, yukarıda da bahsettiğim, güvenduygusu ve kendi kaderini kontrol gücümüz geliyor.

Bu duyguyu hafifletmenin en iyi yolu, evin içinde yaşadığımız günlük hayatı kontrol altına almak, her şeyi koronaya bağlamayıp kendine bir program hazırlamak olabilir.

Bugüne anlamını veren yarına ait beklentilerdir

Kimin söylediğini şu anda hatırlamadığım bir söz var, “bugüne anlamını veren yarına ait beklentilerdir” diye. Eğer yarını gerçek anlamında, bir sonraki gün diye alırsak bu günü anlamlı geçirmek çok zor olabilir gerçekten de, ama şunu unutmamalıyız ki yarın, ne zaman geleceğini bilmesek de, bir gün gelecek. Zaten tüm dünyaya ve yaşama anlam veren de kişinin kendisidir aslında.

Varoluşumuzun çözmek zorunda olduğumuz sorunlarından biri de bu anlam bulma zorunluluğumuzdur.

Tüm yaşamımıza bir anlam verdiğimiz gibi, bugüne de bir anlam bulabilir, evde kalışımızı kendimize yaptığımız bir yatırım olarak değerlendirebiliriz. Korona virüsü sayesinde bir sürü olanak da önümüze açıldı. Görmediğimiz , belki de normalde hiç göremeyeceğimiz müzeleri, sanat eserlerini görebilme, gidemeyeceğimiz konserlere, tiyatrolara gidebilme, filmleri izleyebilme olanağımız var. İnternetteki programları takip ederek bir hobi öğrenebilir, yaratıcılığımızı canlandırabilir, bir egzersiz programına katılabiliriz. Ayrıca bu dönemde, yine internetten terapi grupları bulmak da mümkün.

Ev halkıyla yakınlaşabilir, şimdiye kadar istediğimiz kadar yapamadığımız kaliteli zamanı geçirebilir, çocuklarımızla sohbet ederek, oyunlar oynayabiliriz. İş güç nedeniyle ihmal ettiğimiz bir sürü şeyi elden geçirebilir, dolaplarımızın içini, bilgisayarlarımızı, eski fotoğrafları düzenleyebiliriz.

Rutine dönmek düzen getirir

Böylece normal rutinimize döndüğümüz zaman daha düzenli bir hale gelebiliriz. Bunları düzenlemek, kafamızın içinin de düzenlenmesine yardımcı olacaktır. Kim bilir, hatta zaman zaman bu olanakları ele geçirmekten hoşnut bile hissedebiliriz kendimizi.

Bir başka kayıp da sevdiklerimizle görüşememek tabii. Onu da internet üzerinden yapmayla yetinmek zorundayız ne yazık ki. Tam olarak olmasa da, görüntülü bağlanmayla karşılıklı çayımızı, kahvemizi, içkimizi içip dedikodumuzu yapabiliriz pekala. Aynısı olmasa da yetineceğiz artık.

Tüm bunlar ve daha pek çok şey bir kayıp tabii ve tümkayıplar bir yas reaksiyonuna yol açar. Dolayısıyla bu dönemde bir ölçüde kaygı ve depresyonu da normal karşılamamız gerekir. Bu duygulara kapıldığımızda da bu günlerin geçeceğini kendimize sık sık hatırlatmak ve yaşadığımız depresif ve kaygılı duygulara dişimizi sıkmaktan başka çaremiz yok.

Sağlıklı günler dilekleriyle,

Psk. Nevzat Uçtum Muhtar